13 Ocak 2015 Salı

Kuantum düşünce tekniği nedir

                                KUANTUM DÜŞÜNCE TEKNİĞİ NEDİR?



Kuantum Düşünce üst nitelikli bir düşünme biçimidir. Sıradan düşünce biçimleri kendisini tekrar eden, etkisiz ve sınırılı enerjilerdir.Değiştirmeve oluşturma güçleri yoktur. Daha çok vehim,kuruntu , başıboş hayaller biçiminde akar. oysa Kuantum Düşünce derin düzeyde , atom altı alanda etkili olabilecek tarzda bir yaratıcı düşünme biçimidir.
Özel bir bilinç düzeyine girerek, özel olarak kurgulanmış sözel ve imgesel oluşumları içerir.
Bu düzeyde insan, kendi hayatının efendisi durumuna geçer.



Kuantum Düşünce daha dailerisi ortak zeka alanında işlem yapar. Bütün  evreni tekamül ettiren enerjiyle işbirliğine girildiğinde siz bir ''kişi'' olmanın sınırlı olanaklarını aşar.. ''bütün'' ün gücüne ulaşırsınız. O zaman da gücünüz tabiki bütünün gücüne eşit olacaktır.

Bu Teknik Pratik Olarak Hayatımıza Ne Gibi Yararlar Sağlar?

Bizim gelişmemiz için gereken bütün araçlar; uygun iş , eş ,yaşam alanı , ev bedenimizin sağlığı bu yüksek frekanslı enerjiden nasibini alır.
Siz , sınırlayıcı ,engelleyici düşünce kalıplarınızı fark edip bunların yerine güçlendirici  inançlarınızı koyduğunuzda  hayatınız bu yeni inançlarınız doğrultusunda değişmeye başlayacaktır. Sizin için en uygun kişi , en uygun imkan, en uygun zamanda karşınıza çıkacaktır. yapmanız gereken şey uzanıp onu almaktır.
Doğuştan doğal olarak hakkınız olan mutluluğu , bereketi , bolluğu ve sevinci yaşamanıza imkan tanımış olursunuz.

Kuantum Düşünce, sağlıklı ve güçlü bir beden için de uygun bir zemin hazırlar.
Bizim düşünce ve kabullenişlerimiz direkt olarak bedene etki yapar. Bedenimiz aslında bir enerji okyonusundan başka bir şey değildir. Korku,kaygı,öfke,suçluluk duyguları bütün hücrelerimizin beslendiği enerjide azalmalar yol açar.


Kuantum Düşünce tekniği; kendimizi tanımaya, başkalarını anlamaya , evrensel sistemin işleyişini fark etmeden doğan bilgeliğe ulaştırarak beden enerjimizi de düzene sokar. Kişiler daha güçlü canlı ve güzel olurlar..hayat misyonunumuzu fark etmek ve ona adım adım ulaşmak  yönündeki çabalarız destekler . Kendi içsel kodlamanızdaki yapmanz gereken işinizle ilgili ipuçlarını yakaladıkça adımlarınız hızlanır.....

Kuantum Düşünce  kişiler arası iletişimin enderin boyutunu sunar bize. ortak insanlık alanında gerçekleşen bu iletişim, derin ve etkili bir uzlaşma sağlar.Beden  dili ve sözel iletişimden dahada öte Kuantum sal iletişimle düşüncelerimizin direkt muhataba ulaştığı bir yöntem geliştiririz.

Kuantum Düşünce haytımıza daha çok bolluk ve bereket çekmemizi de sağlar.
Kendimizle ilgili derin içsel vizyonumuzu değiştirdikçe daha çok boluuk hayatımıza akmaya başlar. Genel anlamda zenginlik; sahip olduğumuz şeylerle ruhsal varlığımıza kattığımız değerler arasındaki dengeyi anlatır. Çok paraya sahip olmak tek başına zenginlik işareti olmayabilir. Önemli olan bu parayla ne yaptığınızdır. Daha çok kahkaha, daha çok dostluk, daha çok sevgi, daha çok deneyim ve daha çok hayır üretebiliyorsanız ozaman zenginsiniz demektir..
Özetle Kuantum Düşünce Tekniği, yaşamın temel amacı olan sevinç duygusunu yüreğimizde hissetmemiz için bize imkanlar sunar.

         Kuantum Fiziğiyle Bu Düşünme Tekniğinin Bağlantısı Nedir?
Kuantum Fiziği, klasik anlamdaki fiziksel maddenin enerjiye dönüştüğü bir alana sokar bizi. O alanda artık atom altı parçacıklar, hızla hareket eden enerji parçacıklarından başka bir şey değildir.

Daha da ötesi bu parçacıklar insan düşüncesinin yaydığı enerjiye yanıt verirler.
Bu alanı gözlemleyen kişi ile gözlemlediği parçanın birbirinden bağımsız, kopuk şeyler olmadığı çıkar meydana. Düşünceyle enerji, gözlemleyenle gözlenen , iç ile dış, burası ve ötesi ile ayrımlar kalkar..

Heisenberg, in belirsizlik alanı dediği bu alanı , gönderdiğimiz düşünce paketçikleri varlık katar. Belli hale getirir. Kuantum alanının bir noktasına yaptığımız etki bütünü etkiler aynı zamanda. Siz bir şey düşündüğünüzde bundan tüm alan etkilenir. Kuantum Fiziği, fizikle , fizikötesinin birbirine karıştığı bir noktanın adıdır...

BU TEKNİKTEN YARARLANARAK HAYATLARINDA DEĞİŞİKLİKLER YARATAN KİŞİLERDEN ÖRNEKLER VEREBİLİR MİYİZ??
Tabi! Pek çokvar. Çünkü kural hiç şaşmaz: Düşünceler hayatımızı oluşturur..








12 Ocak 2015 Pazartesi

Kuantum fiziği nedir ?

                           




                                              KUANTUM FİZİĞİ NEDİR ?


Yüzyılımızın başında ortaya atılan iki teori, fizik ve felsefe dünyamızı çok derinden etkiledi. bunlar kuantum ve rölativite teorileriydi. Rölativite, tek başına  kendi yolunda yürüyen bir adamın ürünüyken, kuantum teorisi birçok kişinin katkılarıyla oluşmuştu: planck, Einstein, Bohr, De broglie, Schroedinger, Heisenberg, Dirac ve Paui gibi ve her birine bu katkılarından dolayı nobel ödülü vermişti.


Otuz yıl kadar süren bir arayışın sonunda da kuantum mekaniği denilen yeni bir bilim felsefesi doğdu. Kısacası tanımlamak gerekirse,atom altı parçacıklarının fiziksel yapılarını (konum, momentum.,,, gibi ) matematiksel bazı denklemlerle açıklama sistematiğidir. Burada araya girerek yazıda geçecek ve okuyucuların yabancı olduğu bazı fiziksel tabirlere kısa bir açıklama getirelim.


Dalga boyu; belli bir anda, bir dalga tepesinden en yakın dalga tepesine  olan mesafedir.elektromanyetik spektrumu oluşturan gama , X , mor ötesi, görünen ışk e kızıl ötesi ışınlarıyla, mikro dalgalar, radyo,radar ve televizyon dalgalarının farklı özellikler göstermesi, sadece aralarındaki dalga boyu farkı nedeniyledir. bu ise, elektromanyetik dalgaları taşıyan foton adını verdiğimiz parçacıkların ihtiva ettiği enerji miktarına bağlıdır. Fotonun enerjisi ne kadar fazla ise, dalga boyu (iki dalga tepeciği arasındaki mesafe) o kadar kısa frekansı ise ( bir saniyede belli bir yerden geçen dalga sayısı) o kadar fazladır.


Herşey Max Planck (1858-1947),in 1900'de kara cisim radyosyonu üzerine çalışırken ışığın ''kuantum'' dediği enerji paketçiklerinden oluştuğunu bulmasıyla başladı. buduğu formül, ışık enerjisinin dalga paketleri halinde aktarıldığını ifade ediyordu.


Planck'ın yetkin örnek olarak aldığı Kara Cisim üzerindeki kuramsal çalışması 1900'de yayımlandı. Çalışmanın dayandığı temel düşünce şuydu : Madde, çeşitli frekansları paketler halinde bulunduran ve bu frekansları yayan bir kaynaktı. Gerçi bu düşüncenin yürürlükteki kurama ters düşen yanı yoktu : Ne var ki, Planck aynı zamanda madde dediğimiz kaynaktan çıkan frekansların sürekli değil de paketçikler şeklinde salındığı görüşünü ileri sürdü. Klasik fizik ise, enerjinin paketler şeklinde değil de sürekli bir akıntı (su dalgası gibi) olduğunu düşünüyordu.



-klasik fizik
---kuantum fiziği
Radyasyonun tanecik görünümünün daha basit bir örneği foto elektrik olayıdır. Einstein 1905 yılında yayımladığı makalelerinden birinde bu konuyu açıklıyordu. Fotoelektrik olayını basit olarak şöyle izah edebiliriz: Metal bir yüzeye düşürülen ışık, yüzeyden elektron koparır. Koparılan elektron, devrede bir akım meydana getirir. Fizikçiler, bu elektronun hızının şiddetinden bağımsız olmasını anlayamıyorlardı. Kopan elektronun hızı, ışığın rengine yani dalga boyuna bağlı olmalıydı.

Einstein, ışığın aslında dalga olmayıp fotonlardan, yani kuantum paketçiklerinden oluştuğunu öne sürerek sonuca açıklama getirdi. Buna göre metal yüzeyden kopan elektronun hızı, kuantum paketçiğinin enerjisine veya frekansına bağlıdır. Işığın şiddetini artırmak, sadece kuantum paketçiklerini artırmak anlamına geliyordu. Dolayısıyla, ışığın şiddetini artırmak, yüzeyden koparılan elektron miktarını çoğaltır fakat, elektronun yüzeyden ayrılma hızına etki edemezdi.

Böylece Einstein, ışığın bir dalga olmayıp, parçacıklar (fotonlar) topluluğu olması gerektiğini öne sürdü.Işığın parçacık gibi davranabileceğinin kesin delili, 1922'de Compton tarafından bulundu. Compton, yaptığı deneyde, fotonun momentumu varmış gibi parçacık hareketi yaptığını gözlemledi.Newton zamanından beri girişim ve kırınım deneyleri, ışığın dalga karakterinde olması gerektiğini söylüyordu.Işığın, parçacık yapısında yani enerji paketçikleri (kuantumlar) cinsinden olaylar henüz açıklanamamıştı. Görünürdeki bu çelişki, dalga-parçacık ikilemi olarak bilinir. Modern yoruma göre her iki karakter de doğrudur: Işık bazı olaylarda dalga, bazı olaylarda da parçacık gibi davranır. Ama iki karakteri de aynı anda gösteremez.Bu gelişmelerden sonra sıra, klasik fiziğin açıklamada yetersiz kaldığı atom yapısına gelmişti. Danimarkalı bilim adamı Niels Bohr (1885-1963) 1913'te atom yapısına ilişkin günümüzde de kabul edilen bir teori oluşturdu. Bu teori, Planck'ın orijinal kuantum teorisi, Einstein'in ışığın foton kuramı ve Rutherford'un atom modellerinin fikirlerinin bir birleşimidir.

Bohr teorisinin varsayımları şunlardır:

Elektron, protonun etrafında Coulomb (+ yükün – yükü çekmesi) çekim kuvvetinin etkisi altında, dairesel bir yörüngede hareket eder.
Elektron atom etrafında belirli yörüngelerde bulunur. Bu yörüngeler çeşitli enerji seviyelerdir. Bir üst yörüngeye geçmek için enerjiye ihtiyaç duyulur, alt seviyeye geçmek için de dışarıya enerji verilir.
Elektron ancak, enerjisi E1 olan kararlı bir durumdan, daha düşük enerjili bir E2 durumuna geçiş yaptığında enerji farkıyla orantılı bir enerji yayınlar.
Bohr'un teorisi, hidrojen atomunda ve hidrojene benzeyen bir kez iyonlaşmış iyon ile iki kez iyonlaşmış lityum gibi iyonlarda başarıyla uygulandı. Bununla birlikte, teori daha karmaşık atomların ve iyonların spektrumlarını doğru olarak tanımlayamazdı.Atomik sistemlerin yeni mekaniğine doğru ilk cesur adım, 1923 yılında Louis Victor De Broglie tarafından atıldı. De Broglie, doktora tezinde, fotonların dalga ve tanecik özelliklerine sahip olmalarından dolayı, belki bütün madde biçimlerinin tanecik özellikleri olduğu kadar, dalga özelliklerine de sahip olacakları tezini ileri sürdü. O zaman için hiçbir deneysel doğrulanması olmayan bu öneri, oldukça büyük, devrimci bir düşünce idi. De Broglie'ye göre elektronlar, hem tanecik hem dalga olarak ikili bir doğaya sahiptirler. Her elektrona, ona uzayda yol gösteren veya"yörünge çizen" bir dalga eşlik ediyordu. De Broglie bu savı ile 1929 yılında Nobel ödülü aldı.

Schrödinger, 1926 yılında "Schrödinger Dalga Denklemi" olarak izah ettiği elektron dalgalarını eski fizikçilerin aşina olduğu su ve ses dalgalarının denklemleri gibi matematiksel bir denklemle ifade etti. Bu nedenle Schrödinger'in dalga mekaniği, Max Planck ve de Broglie gibi fizikçiler tarafından hüsn-ü kabul gördü. Schrödinger, Kuantumun dışladığı neden-sonuç bağını dalga denklemi yardımıyla ortadan güya kaldırıyordu. Ona göre elektronların bir durumdan bir başka duruma ani değişimlerinin sebebini. Elektron geçişlerini bir keman telinin titreşimleri gibi, bir notadan diğerine geçiş olarak yorumladı.Paul Adrian Maurica Dirac (1902-1984),1926' da özel rölativite kavramlarından yararlanarak. Schröndinger dalga denklemini değişik biçimde ortaya koydu. Dirac'ın fiziğe ikinci önemli katkısı, 1928'de özel rölativite teorisini kuantum mekaniği ile uyuşturması olmuştur.

1927'de , Werner Heisenberg (1901-1976) ilk kez bir parçacığın konumunu ve momentumunu aynı anda son derece doğrulukla belirlemenin olanaksız olacağını öne sürdü. Bu demektir ki, bir parçacığın tam konumunu ve tam momentumunu aynı anda ölçmek fiziksel olarak olanaksızdır.

Örneğin elektronu ele alalım. Çekirdek etrafında hızı en az, 10^10 cm/sn içinde tanımlanmalıdır. Aksi halde, atomun çekiminden kurtulup dışarıya fırlayacaktır. Bu, elektronun konumunda yaklaşık 10^-8cm.lik bir belirsizliğe denk gelir. Bu ise atomun toplam boyutudur. Elektron, atom etrafında o derece yayılmıştır ki, yörüngenin kalınlığı atomun yarı çapına eşit olur. Yani, elektron aynı anda çekirdeğin her tarafında bulunabilir. (Dünyanın, Güneşin hemen dibinden şimdiki yörüngesine kadar bütün alanlarda bulunma ihtimali gibi) Bu durum, "fiziksel olarak şu cisim çoğunlukla burada,ama kısmen orada, ara sıra da uzakta..." gibi ifadelerin kullanılmasını gerektirir. Neticede, Kuantum fiziği tek ve kesin bir sonu değil, birtakım olası sonuçlar öngörür ve her birinin ne kadar mümkün olduğunu söyler.



Kutup Işıkları

              GAZLAR VE PLAZMALAR

                                             GAZLAR

.Moleküller serbest halde hareket eder..

 

Gazların genel özellikleri


  1. yoğunluğu çok az akışkanlığı ise son derece fazladır.
  2. belirli bir şekli ve hacmi yoktur.
  3. tanecikler her yöde hareket edebilirler.
  4. gazlar birbiriyle her oranda karışabilir.
  5. hacimleri, dolayısıyla yoğunlukları basınç ve sıcaklığa bağlıdır.
  6. bütün gazların genleşme ve sıkışma kat sayıları aynıdır.
     7.basınç altında aşırı sıkıştırılan gazlar sıvı hale geçer.mutfak tüpleri ve doğal gaz buna örnektir.

       gazların da hacmi vardır: sıcaklık,basınç    gibi dış etkenlerle değişir.

      .. Gazların hacmi sıvıların görünme ve yer değiştirme özelliğinden faydalanılark yada içinde bulundukları kabın hacminden hesaplanır...

  1.G azlarla ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
    a)belirli bir şekilleri yoktur.
    b)tüp gazı, LPG, doğalgaz gaz örnekleridir.
    c)hacimleri içinde bulundukları kabın hacmine eşittir
    d)genleşme katsayısı gazlar için ayırt edici özelliktir
    e) gaz molekülleri arası çekim kuvveti zayıftır



2.gaz halindeki bir maddenin özkütlesi hangi yollarla değiştirilebilir?
 I.Sıcaklığı değiştirilerek
 II.Basınç altında sıkıştırılarak
 III.Kütlesi artırılarak                      

                 
                           PLAZMALAR
Evrenin %96,sından  fazlası plazma halindedir.Yıldızlar,güneş, yıldızlar ile gezegenler arası ortam, gezegenlerin dış katmanları plazma halindedir.

                         
       


  1. yıldırım
  2. kutup ışıkları
  3. volkan lavları
dünyada gözlenebilen doğal plazmalardır..


  • floresan lamba
  • neon ışıkları
  • plazma topu
  • plazma televizyon                  
dünya,da üretilen yapay plazmalardır.








KUVVET

                              KUVVET NEDİR?
Cisimlerin şekil, hız ve yönlerine değişikliğe neden olan itme veya çekme etkisine kuvvet denir.

örnek.1:kapıyı iterek veya çekerek döndürürüz .
örnek.2: kaleci topu kuvvet uygulayarak durdurur.
örnek.3:bir yayı iterek sıkıştırır veya çekeriz...
örnek.4:yağmur damlası yer çekiminin etkisiyle düşer.
örnek.5:mıknatısın kuzey kutbu güney kutbunu çeker.

                    Yukarıda yer alanlar kuvvetin etkilerine örnektir...

Kuvvet F ile gösterilir...SL birim sisteminde kuvvet birimi NEWTON (N) dur.

kuvvet hız ve ivme gibi vektörel bir büyüklüktür. şiddeti ile birlikte tönü de vardır. Bir kapıyı açak içn kuvvet  uyguladığımızda kapatmak için aynı kuvveti zıt yönde uygulamamz gerekir.

Kuvvetler genel olarak temas gerektiren ve temas gerektirmeyen kuvvetler olarak ikiye ayrılır.
Uçurtmanın uçması, gemilerin suda yüzmesi, futbol oynamak vs. temas gerektiren kuvvetlerdir.Fiziksel temas olmadan bu kuvvetler etki edemez.

KÜTLE ÇEKİMİ.
ELEKTROSTATİK KUVVET
MANYETİK KUVVET
temas gerektirmeyen kuvvetlerdir.

Mıknatısların kutupları arasındaki itme ve çekme kuvvetleri, Dünyanın ay,ı çekmesi; saçımızı tarakla taradığımızda saçlarımızın tarak tarafından çekilmesi temas gerektirmeyen kuvvetlere örnektir.

SÜRTÜNME KUVVETİ;
Bisiklet sürmek çok zevkli ve eğlencelidir. Hareket  etmek için pedalları çeviririz. Pedal çevirmeyi bırakırsak bir süre sonra bisiklet durur. Bisikletimizi durduran nedir?Yapılan çalışmalar bu etkinin sürtünme olduğunu ortaya koymuştur.Cisimleri birbiri üzerine kayarken yada kayma eğilimi gösterdiklerinde bu pürüzlü yapıların birbirine kenetlenmeleri harekete karşı koyar.Bununla birlikte sürtünmenin asıl sebebinin maddelerin atomları ve molekülleri arasındaki elektrostatik kuvvetler olduğu düşünülmektedir.

Sürtünme kuvveti herzaman;
harekete karşı koyar;
temas yüzeyine paraleldir;
harekete sebep olmaz;
sürtünen cisimlerin ikisinede ayrı ayrı etki eder;
sürtünen yüzeylerin alanına bağlı değildir;
hızla bağlı değildir;

11 Ocak 2015 Pazar

Bilimsel kitap tavsiyeleri



LAZERLER
İşlenmiş ışığın Teknolojisi ve Kullanımı
CHARLENE W.BİLLİNGS-John TABAK
Çeviri; Gürsel tanrıöver
Tübitak popüler bilim kitapları kasım 2011
Lazer keşfi ve yakın tarihe uzanan yolculuğu hakkında basit anlatımlı çok güzel bir kitap
''Elektriksel sinyaller beyne optık sinirler aracılığıyla iletilir ve beyin alınan sinyalleri görüntü olarak yorumlar.TEMELDE gözler bakmak için beyin görmek içindir..''




BÜYÜK TASARIM
Stephen HAWKING -Leonard MLODINOW
Çeviri SELMA ÖĞÜNÇ
Doğan kitap mart 2012
Çk keyifli bir kitap örneklerle anlatılan teoriler harikaydı.atom altı parçacıklar ve temel kuvvetler hakkında bir çok soruya veriyor.

Bazı evrenlerde kütle çekimi manyetizmadan daha güçlüdür ve elektronlar golf toplarının ağırlığına  sahiptirler..






YILDIZLARIN ALTINDA
Evrenimiz için bir klavuz
Michael Rowan ROBİNSON
Çeviri;Murat Alev
Tübitak Popüler Bilim Kitapları Nisan 2005
Kuyruklu yıldızlardan kuasarlara kadar pek çok gök cismi hakkında daha çok resimlerle bilgi vereb bir klavuzdur.Tarih boyunca insanların bu gök cisimlerini nasıl algıladığını konusunda bizi  bilgilendiriyor. 
! YAŞLI ADAMLAR VE KUYRUKLU YILDIZLAR AYNI NEDENLE SAYGI GÖRÜRLER !

Her ikisininde uzun sakalları vardır ve her ikiside gelecekten haber vereceği düşünülür. JONATHAN SWİFT...




EINSTEIN BULMACASI
Aklınızın sınırlarını zorlayacak bulmaca ve paradoksler
Jeremy STANGROOM
ÇEVİRİ;Gülin Ekinci
Domingo Mayıs 2012







SONSUZ EVREN:Kozmosun Yeni Hikayesi

Yazar: Paul Steinhardt.. Neil G. Turok

ÇEVİRİ:Murat Türkoğlu

Modern evren kuramıyla en çok sorulan soru şudur: Büyük patlamadan önce nevardı?günümüzdeki fizikçiler bu soruya cevaplar aramaya başladılar. Büyük patlama hiçbirşeyin başlangıcı değil , sadece bir geçiş dönemi.
Tüm dünyaya kendini kabul ettirmiş iki fizikçinin Pul J .Steinhardt Ve Neil Turok un bir çok soruya cevaplaı var..





BEŞ MİLYAR YILLIK YANLIZLIK:
Yıldızlar Arasında Yaşam Arayışı..
Yazar: LEE BİLLİNGS
Çeviri:Ozan Karakaş

Bilim insanları 1960'larda dünya dışı radyo sinyallerini hırslı bir biçimde ilk kez aramaya başladıklarında, uzay yarışı olanca hızıyla sürmekteydi ve NASA,nın en sağlam projelerine ayrılan devlet fonları da heyecan verici bir biçimde cömertti.
''roket bilimci olmayan okuyucuların ağzı açık kalacak ^''



RÜYA GÖREN EVREN

Yazar: Fred Alan Wolf
çeviri:Hatice özateş


rüyalar hakkında evrensel bilgi neden rüya görürüz ? rüyaların diğer rüyalarla arasındaki bağlantı nedir_?.
Mitoloji, antropoloji. rüya ve bilinç araştırmaları ile modern fiziğin büyüleyici sentezi..

9 Ocak 2015 Cuma

FİZİK GÜNLÜK HAYATTA KULLANIM ALANLARI

Lise eğitiminde en zor şeylerden biri öğretilen konularla toplum arasındaki ilgiyi kurmaktır.Fizik derslerinde bu ilgiyi kurmak daha kolay olmasına rağmen kurulmaması öğrencilerifizik dersinden soğutmaktadır. Öğrenciler fizik dersini anlaşılması zor ders olarak görmektedirler. Buna ek olarak üniversite yerleştirme  sınavlarında  doru net sayısı en düşük alanlardan bir tanesi fiziktir. Bu 2001 yılında ortalama ortalama2,89, nettir (ÖSYM, 2001) Amerikada fizik dersleri  lisede seçmelidir..son yıllarda fizik derslerini tercih eden öğrencilerin sayısında düşüşler olmuştur. tercih edenlerin önemli bir kısmı  da daha sonra dersi bırakmaktadırlar ( hewitt.1990). algren ve walberg (1973) öğrencilerin fizik dersini sıkıcı , zor , anlaşılmaz ve kendileri için gereksiz gördüklerini belirtmiştir.

Öğrencilerin fiziği daha zevkli öğrenmelerine etki eden faktörler arasında öğretmen,müfredat, fizik kitapları, eğitim teknolojisi, güncel hayat bağlantıları, öğretim metotları ve öğrenci ilgi alanları sayılabilir. fiziği daha çekici yapmak için fizik öğretmenleri toplumu fiziğin kendilerine hizmet ettiği konusunda inandırmalıdırlar. fizik gerçekte insanın işlerinde evlerinde ve çocukların ilgi alanları karşılaştıkları olaylarla ilgilidir. Kaya (1998) öğrencileri motive etmenin  ilgi ve bilgilerini artırdığını söylemiştir. Fizik öğretmenleri bu ilgiyi kurmak için daha fazla emek  sarf etmelidirler..

iyi fizik öğretmeni dersini ve öğretmeyi sevmeli ve beunu  dışa yansıtmalıdır. Güncel deneyimlerle bağını kurmalı ve iyi organize edilmiş olarak dersi anlatmalıdır ( Woolnaugh 1994). B unlara ek olarak öğretmen  sevecen olmalı, ders içinde  ve dışında öğrencilerle  zaman harcayabilmeli ve öğrencilerle sıcak ilşki kurabilmelidir..



  FİZİK EĞİTİM ARAŞTIRMALARINA DAYANMADAN HAZIRLANAN Fİ<ZİK KİTAPLARI DA ÖĞRENCİLERİ  FİZİKTEN SOĞUTABİLMEKTEDİR.

8 Ocak 2015 Perşembe

FİZİK FİZİĞİN TARİHÇESİ NEDİR

Orta çağ; bu dönemin sonlarına doğru fizik çalışmaları iki ana konu üzerinde yoğunlaşmıştır. bunlardan birisi mekanik, diğeri ise optiktir. mekanikte aristoles,in hareket kuramı üzerinde çalışılmış, optikte ise ıbn el-heysem,in düşünceleri doğrultusunda çeşitli sorunlar üzerinde açıklamalar yapılmıştır.
yunan dünyası.nda olduğu gibi. orta çağ islam dünyasında da. bugün küfizik bilimine karşılık gelen bağımsız bir disiplin yoktur ve fizikaraştırmaları, doğa felsefesinin sınırları sınırları içinde yürütülmüştür. bu anlayış, aslında yakın dönemlere kadar gelmiştir. mesala,fizik tarihinin en büyük bilgilerinden birisi olan Newton, temel yapıtını ''DOĞA FELSEFESİNİN TEMEL İLKELERİ'' olarak adlandırılmıştır ve dolasıyla kendisini bir doğa filozofu olarak görmüştür.
İslam dünyası,ndaki fizik çalışmaları hareketve boşluk gibi, aristoles,in belirlediği konular çerçevesinde kalmıştır ve onun görüşlerine dayanmıştır. oluş ve bozuluşa uğrayan her şey, aristoles metafiziğinin temelini oluşturan dört nedensel ilke doğrultusunda anlamlandırılmaya çalışılmıştır.
Hareket, belirli bir cismin, belirli bir biçimde gerçekleşen deviniminden oluşmuştur ve bu devinimin hem bir yapıcısı ve hem de bir amacı bulunmaktadır. yine bu dönem fiziğinin diğer bir özelliği, bugün fiziğin bir dalı olan, ışık ve ses gibi belli başlı konuların, o dönem için fiziksel bilimlerin değil de, matematiksel bilimlerin bir dalı olarak kabul edilmesidir . Nitekim optik konusunda çok değerli çalışmalar yapan ıbn el-heysem , uzun süre  doğu'da ve batı'da bir fizikçiden çok bir matematikçi olarak algılanmış ve tanınmıştır.
      yeni çağ;

Bu dönemde fizik alanı diğer alanlar kadar gelişmiştir. ancak GİLBERT'İN mıknatıs üzerine yapmış olduğu deneysel incelemeler deneysel yöntemin güçlenmesini sağlamıştır.

bu dönemde çağdaş mekanik ve optik bilimlerikurulmuştur. galilei, kinematiksel yaklaşımı benimseyerekçağdaş mekaniğin temel problemlerini matematiksel olarak açıklamış ve çözüme kavuşturulmuştur.

eylemsizlik ilkesinin formüle edilmesiile birlikte klasik mekaniğin doğal yer, ivme ve kütle gibi temelkavramları matematiksel bir biçimde yeniden ifade edilmiş ve duraganlık, hareket gibi, hareket de duraganlık gibi doğal bir olgun niteliğe kavuşturulmuştur ve bu bağlamda hareket bir problemolmaktan çıkarılmıştır.
Newton ise eylemsizlik ilkesinin doğal bir hareket olarak kabul edilmesi sonucunda döngüsel hareketin açıklanmasının gerekliliğini vurgulayarak, kinematiksel yaklaşım yerine dinamiksel yaklaşımla göksel cisimlerin döngüsel hareketlerini çekim kavramı çerçevesinde çözüme kavuşturmuştur. 

Optikte iseNewton , ışığın yapısına ilişkin olarak parçacık kuramını ve huygensise günümüzde benimsenen biçimden farklı bir dalga kuramı,nı geliştirmişlerdir.

Yakınçağ;

bu dönemdeki fizik araştırmalarının özellıkle elektirik konusunda yoğunlaştığı ve gilbert ve otto von guericke,in ardından,  du fay, franklin, cavendish, coulomb, galvan,, ampere ve volta,ın çalışmaları sonucunda elektiriğin bağımsız bir fizik dalı olarak çıktığı görülmektedir.

Ayrıca ses; ışık, ısıve  enerjinin doğasını açıklamaya. yönelikçalışmalar yoğunlaşmış ve bu fiziksel varlıklar arasındaki  ilişkiler matematiksel olarak gösterilmiştir. dalton, kimyasal tepkimeleri açıklamak için atomkuramı,nı. yyoung ise ışığa ilişkin çağdaş dalgakuramını geliştirmiştir
Bu dönemde görelili ve kuantum kuramlarını ortaya çıkmasıyla birlikte,fizik alan,kavram ve kuramları açısından yeni temellere oturtulmuştur.Atom alti parçacıkların bulanmasından sonra atom kuramı bütünüyle yeni bir görünüme kavuşmuştr...